11 Ağustos 2009 Salı

İşte öyle bir şey


Zaman geçiyor.Sarp büyüyor.Oğluma bakınca "Zaman nasılda çabuk geçiyor, keşke hiç büyümese,hep benim minik zuzum olarak kalsa" diyorum. Ama o zamanı burada mahrumiyetler diyarında,soğukla cebelleşip ev,yemek yapmak ve çocuk girdabında boğulmamaya çalışarak geçirmek insanı yoruyor. Böyle düşününce zaman geçmiyor sanki. Dayanamıyorum ama dayanamaya dayanamaya ölmüyor insan. Mutluysan da mutsuzsan da yaşam sürüp gidiyor. Hayatla ilgili yorum yapanlara kızanlar var etrafımda,hayatı bu kadar çözdüysen mutlu olmalısın diyenler ama olmuyor işte. Hergün uyanıp simsiyah gökyüzüne bakınca mutlu olunmuyor. Hayatımın üç yılı güneşi bekleyerek geçiyor gidiyor tutamıyorum. Burdan ayrıldığım da 30 yaşını geçmiş, koskoca bir anne olacağım ve kolaysa hayatıma kaldığım yerden devam etmeye çalışacağım. Oğlum,hayatımın güneşi doğduğunda ona dışarıyı gösterip "işte iki yılımız bu manzaraya bakarak geçecek" demiştim. Gerçektende öyle oldu biz günlerimizin büyük çoğunluğunu işte bu boşluğa bakarak geçiriyoruz.

1 yorum:

  1. Ömür defterinden bir fal açtım gönlümce;
    Halden anlar bir dost gelip falı görünce;
    Ne mutlu sana, dedi; daha ne istersin:
    Ay gibi bir sevgili, yıl gibi bir gece.

    demiş hayyam daha ne istersin oğlun yanında eşin yanında sağlıkla mutlulukla........

    YanıtlaSil